Grigory Petrov, "Beyaz Zambaklar Ülkesi" adlı eserinde Finlandiya'nın yaşam mimarı Snelman'ın son konuşmasını anlatıyor:

Snelman son yıllarında arkadaşlarına şöyle derdi: "Çocukluğumun Finlandiya'sını düşündüğümde ve şimdiki haliyle karşılaştırdığımda aklıma canlı bir görüntü geliyor. Büyük, eski bir ev vardı. Neredeyse tüm pencereler kapalıydı. Dışarıdan ıssız görünen evin içi karanlık, havasız ve rutubetliydi. İç karartıcı, kocaman bir mezar gibi. Ama sonra genç, canlı ve güçlü bireyler geldi. Neşeyle geldiler, yüzleri parlak ve zekiydi. Önce panjurları açtılar, perdeleri kaldırdılar ve pencereleri açtılar. Güneş ışığı, temiz hava ve canlı çiçeklerin kokusu odaları doldurdu. Evin içindeki her şey canlandı, neşelendi. Dışarıdan bakıldığında bile ev gençleşmişti. İnsanlar artık eskisi gibi ondan kaçmıyor, onun yerine zevkle yaklaşıyor, hayranlıkla inceliyorlardı."

Snelman her ülkenin, her bölgenin böyle bir mucizeyi başarabileceğine inanıyordu. En ücra köşelerde bile tek gereken, canlı düşüncelere, geniş yüreklere ve kültürlü bir ilerleme için çalışma arzusuna sahip sihirbazlardı.

Günümüz insanının durumu Finlandiya'nın yıllar öncesinden pek de farklı görünmüyor. İnsanlar fiziksel bedenlerini geleceğe uzatmakla meşguller. Yaşam Mimarları olarak görevimiz ve sorumluluğumuz, karşılaştığımız her bireye yaşam veren bir farkındalıkla dokunmak, onlara insanlıklarını hatırlatmaktır. Gerisi kendiliğinden gelecektir. Tek gereken, bir mimar olarak sizin planı çizmeniz ve harekete geçirmenizdir...


Çetin Duyarlı
NLP Koçu

Grigory Petrov, "Beyaz Zambaklar Ülkesi" adlı eserinde Finlandiya'nın yaşam mimarı Snelman'ın son konuşmasını anlatıyor:

Snelman son yıllarında arkadaşlarına şöyle derdi: "Çocukluğumun Finlandiya'sını düşündüğümde ve şimdiki haliyle karşılaştırdığımda aklıma canlı bir görüntü geliyor. Büyük, eski bir ev vardı. Neredeyse tüm pencereler kapalıydı. Dışarıdan ıssız görünen evin içi karanlık, havasız ve rutubetliydi. İç karartıcı, kocaman bir mezar gibi. Ama sonra genç, canlı ve güçlü bireyler geldi. Neşeyle geldiler, yüzleri parlak ve zekiydi. Önce panjurları açtılar, perdeleri kaldırdılar ve pencereleri açtılar. Güneş ışığı, temiz hava ve canlı çiçeklerin kokusu odaları doldurdu. Evin içindeki her şey canlandı, neşelendi. Dışarıdan bakıldığında bile ev gençleşmişti. İnsanlar artık eskisi gibi ondan kaçmıyor, onun yerine zevkle yaklaşıyor, hayranlıkla inceliyorlardı."

Snelman her ülkenin, her bölgenin böyle bir mucizeyi başarabileceğine inanıyordu. En ücra köşelerde bile tek gereken, canlı düşüncelere, geniş yüreklere ve kültürlü bir ilerleme için çalışma arzusuna sahip sihirbazlardı.

Günümüz insanının durumu Finlandiya'nın yıllar öncesinden pek de farklı görünmüyor. İnsanlar fiziksel bedenlerini geleceğe uzatmakla meşguller. Yaşam Mimarları olarak görevimiz ve sorumluluğumuz, karşılaştığımız her bireye yaşam veren bir farkındalıkla dokunmak, onlara insanlıklarını hatırlatmaktır. Gerisi kendiliğinden gelecektir. Tek gereken, bir mimar olarak sizin planı çizmeniz ve harekete geçirmenizdir...

Çetin Duyarlı

Grigory Petrov, "Beyaz Zambaklar Ülkesi" adlı eserinde Finlandiya'nın yaşam mimarı Snelman'ın son konuşmasını anlatıyor:

Snelman son yıllarında arkadaşlarına şöyle derdi: "Çocukluğumun Finlandiya'sını düşündüğümde ve şimdiki haliyle karşılaştırdığımda aklıma canlı bir görüntü geliyor. Büyük, eski bir ev vardı. Neredeyse tüm pencereler kapalıydı. Dışarıdan ıssız görünen evin içi karanlık, havasız ve rutubetliydi. İç karartıcı, kocaman bir mezar gibi. Ama sonra genç, canlı ve güçlü bireyler geldi. Neşeyle geldiler, yüzleri parlak ve zekiydi. Önce panjurları açtılar, perdeleri kaldırdılar ve pencereleri açtılar. Güneş ışığı, temiz hava ve canlı çiçeklerin kokusu odaları doldurdu. Evin içindeki her şey canlandı, neşelendi. Dışarıdan bakıldığında bile ev gençleşmişti. İnsanlar artık eskisi gibi ondan kaçmıyor, onun yerine zevkle yaklaşıyor, hayranlıkla inceliyorlardı."

Snelman her ülkenin, her bölgenin böyle bir mucizeyi başarabileceğine inanıyordu. En ücra köşelerde bile tek gereken, canlı düşüncelere, geniş yüreklere ve kültürlü bir ilerleme için çalışma arzusuna sahip sihirbazlardı.

Günümüz insanının durumu Finlandiya'nın yıllar öncesinden pek de farklı görünmüyor. İnsanlar fiziksel bedenlerini geleceğe uzatmakla meşguller. Yaşam Mimarları olarak görevimiz ve sorumluluğumuz, karşılaştığımız her bireye yaşam veren bir farkındalıkla dokunmak, onlara insanlıklarını hatırlatmaktır. Gerisi kendiliğinden gelecektir. Tek gereken, bir mimar olarak sizin planı çizmeniz ve harekete geçirmenizdir...

Çetin Duyarlı